İLKE MALİ HUKUK DENETİM DANIŞMANLIK

" İlkelerimiz Bir, Dostluğumuz, Birlikteliğimiz Daim Olsun "
TEST AÇIKLAMASI TEST AÇIKLAMASI TEST AÇIKLAMASI TEST AÇIKLAMASI TEST AÇIKLAMASI TEST AÇIKLAMASI

2 Ekim 2014 Perşembe / ATİLA KOÇER-Mali Hukuk Uzmanı

Listeye Dön

ELEKTRONİK HACİZ UYGULAMASI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

ELEKTRONİK HACİZ UYGULAMASI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Elektronik haciz uygulaması 5479 sayılı Kanun maddesine konulan ek maddeyle 08.04.2006 tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasanın 62. Maddesine eklenen hükümler ve aynı Yasanın 79. Maddesine eklenen hükümleri gereğince borçlu mükelleflerin ve bunlarla ilgili üçüncü şahısların banka hesaplarına yada kamudan doğan alacaklarına uygulanan bir haciz yöntemidir. Kamu oyunda kısaca E-HACİZ olarak adlandırılan bu işlem her ne kadar Kamunun alacağını süratli bir şekilde tahsil etmesi ile ilgili olup bu konuda masrafların en az seviyeye düşürülmesi ve haciz takip yöntemini uygulamakla görevli kurumların bu işle ilgili iş yükünü  azaltmayı hedeflemiş ve kısmen de başarılı olmuşsa da gerek uygulamanın yanlış yapılması gerekse de uygulamanın getirdiği telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına sebep vermesi dolayısıyla sonuç olarak mükellefler adına hem ticari faaliyetlerinde hem de ticari ilişkilerinde bir çok sorunu beraberinde getirmektedir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkındaki Kanunun maddelerine göre kendilerine verilen yetkiler nezdinde e-haciz uygulaması yapmaktadır. Ancak çoğu zaman bugünkü ekonomi ve çalışma hayatının zorluklarıyla baş etmeye çalışan ayakta durma mücadelesi veren bir çok mükellefi de olumsuz yönde etkileyen bu durum aynı zamanda kayıt dışına itmekte Vergi Borcu olan firmalar banka hesaplarını veya diğer alacaklarına e-haciz uygulandığını öğrenir öğrenmez firmalarını kapatıp aynı unvana ekleme yaparak başka şahıs adına firmalar kurup ticari faaliyetlerine devam etmeye çalışmaktadırlar. E-haciz in beraberinde getirdiği önemli bir çok sorunun bulunduğu bilinmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir; e-haciz uygulanabilmesi için borçlu mükelleflere 6183 sayılı kanunun 55.maddesine göre ve tebligat kanununa uygun ödeme emrinin tebliğ edilmesi gereklidir. Bu tebligatı alan mükellefin borcunu ödeyememesi veya mal varlığında bulunarak yada borcunun karşılığında teminat göstererek yapılandırma, taksitlendirme yapmadığı taktirde ilgili Vergi Dairesinin vedop uygulaması gereğince Vergi Dairesi Başkanlıklarına bildirilmesi ve bu Başkanlıkların elektronik ortamın ilgili bölümlerine göre Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tahsilat grup Müdürlüğü’ne bildirmesi sonucu burada yapılacak yazışmalar, duyurular ve işlemler sonucu e-haciz işleminin başlatılması gereklidir. Ancak birçok mükellefe ödeme emri ile ilgili tebligat gönderilmeden veya tebliğ edilmeden e-haciz işlemlerinin yapıldığı görülmektedir. Bir diğer sorunda bankalara gönderilen e-haciz ile ilgili borç miktarlarının rakamsal boyutlarının dikkate alınmayarak borçlu mükelleflerin bütün bankalardaki hesaplarına el konulması işlemidir. Burada dikkat edilecek konu borçlu mükellefin borcunu karşılayacağı miktarda işlem yapılmasıdır. Aynı zamanda borcu olan mükelleflerin gayrimenkulleri, araçları ve ticari faaliyette bulunduğu 3. Kişilerden doğan alacaklarına da uygulanan e-haciz işlemi aynı şekilde hatalı olarak yapılmaktadır. Borcu karşılayan miktar teminat altına alındığında ileride doğacak bazı borçların da teminat altına alınması istemiyle fazladan uygulanan bu e-hacizlerin sınırlandırılması ve kaldırılması gerekmektedir. Aynı zamanda Avukatların vekâlet karşılığı işlerini yürüttüğü icra takip dosyalarından tahsil olunan ve diğer Davalarla ilgili müvekkillerine ait olup vekâletnameler gereği kendi hesaplarına gelen paralara da e-haciz uygulaması yapılmaktadır. Bu da Avukatlarla müvekkilleri karşı karşıya getirmekte olup kendilerine ait olmayan bir paranın kanuna ve yasalara aykırı bir şekilde tahsil edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bir diğer sorun da borçlu mükelleflerin banka hesaplarına ve diğer alacaklarına konulan e-hacizle çeklerini, kredilerini ve bu hesaplardan karşılanan personel maaşlarını ödeyemez hale getirerek ticari faaliyetlerini durdurma noktasına getirmesidir. Bu nedenle e-haciz uygulaması yapılırken Mükellefleri kayıt dışına itmemek bir yandan alacak tahsil etmeye çalışırken bir yandan da mükellefi yok etmeye çalışılmamalıdır. Gerek Kamu idaresi gerekse uygulamayı yapan bankalar çok dikkatli davranmak zorundadır, çünkü elektronik hacizler yalnız o anda borçlu mükellefin banka hesabında bir mevduatının olup olmamasıyla ilgili ve sınırlıdır. Bir kere uygulanabilmektedir. Tekrar e-haciz uygulanabilmesi için Gelir İdaresi başkanlığının yapacağı yeni tespitlerle borcun ve miktarının tekrar belirlenerek tebliğ edilmesiyle geçerli hale gelecektir. Ancak yapılan uygulamalarda bir kez gönderilen bilgi yazısına istinaden mükelleflerin hesabında sürekli e-haciz işleminin uygulandığı görülmektedir. Böyle bir işlem yasal olmadığı gibi hukuki dayanaktan da yoksun olup Anayasa’ nın çalışma ve iş hayatıyla ilgili maddelerine de aykırılık teşkil etmektedir. Devletin güçlenmesi için alacağının tahsil etmesi kaçınılmazdır. Ancak bu şekilde verilen yetkiye ve donatılan güçlere istinaden yapılan e-hacizlerin zaten zor dönemden geçen iyi niyetli birçok mükellefi de ticari faaliyetlerden men ederek ekonomimize ve çalışma hayatına büyük bir darbe vurmakta olduğu gibi bu mükelleflerin diğer Vergi borçlarını ve Kamu alacaklarını karşılayamaz hale getireceği açıkça ortadadır. Mükelleflerin son günlerde yoğun bir şekilde beklediği ve basında da yer alan yazılara istinaden çıkmasını umduğu bir Vergi affı gündemde bulunmaktadır. Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’ in vermiş olduğu veriler doğrultusunda gündemlerinde bir Vergi affı bulunmadığı belirtilmiş, Komisyonlarında ve Gruplarında böyle bir çalışma olmadığına değinilerek geçmişte yapılanların bir Vergi affı olmadığını yapılandırma ve Vergi Barışı şeklinde yapıldığı belirtilmiştir. Düşüncemiz özellikle hakkında e-haciz uygulanan veya ticari faaliyette bulundukları üçüncü kişilerden olan alacaklarına tedbir konulan ve bu alacakların Gelir İdaresi Başkanlığının ilgili birimlerine yapılmasının istenmesi nedeniyle zor durumda olan mükelleflere yapılacak yeni bir düzenlemeyle borçlarının yapılandırılmaları, taksitlendirme şeklinde ödeme imkanı getirilerek hem mükelleflerin ticari faaliyetlerinin devam etmesi hem de Devletin alacağını tahsil edilebilir hale getirmesine olanak sağlayacak bir yapılandırma ve yeni bir düzenleme yapılmasının kaçınılmaz olduğu  ve yetkililerce bu durumun tekrar değerlendirilmesi gerektiği yönündedir. 

                                                                                         10.02.2014

İLKE MALİ HUKUK

    ATİLA KOÇER